|
Categoría |
Turco |
Inglés |
|
General |
|
1 |
General |
(birine başka bir şey) vermek |
hit v.
|
|
I see that your Windows laptop was hit by the blue screen of death.
Windows yüklü laptopun mavi ekran verdi sanırım.
More Sentences
|
Phrasals |
|
2 |
Phrasals |
(başka bir şey) demek istemek |
mean (something) by (something) v.
|
|
Let me explain what I mean by that remark.
Bu sözle ne demek istediğimi açıklamama izin verin.
More Sentences
|
3 |
Phrasals |
(başka bir şey) kastetmek |
mean (something) by (something) v.
|
|
We also want the second pillar to be strengthened, but what, in the area of agriculture, is meant by this?
Biz de ikinci ayağın güçlendirilmesini istiyoruz, ancak tarım alanında bununla ne kastediliyor?
More Sentences
|
4 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
In other words, the Chechens were sacrificed for Iraq.
Başka bir deyişle Çeçenler, Irak için feda edildi.
More Sentences
|
5 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
They were sacrificed to ensure that the timetable for British entry was kept on track.
İngiltere'nin AB'ye giriş takviminin aksamaması için feda edilmişlerdir.
More Sentences
|
6 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başkası/başka bir şey) sanmak |
take (someone or something) for (something) v.
|
|
Tom is, on account of his accent, often taken for a Dutchman; he is in fact an Englishman.
Tom, aksanından dolayı genellikle Hollandalı sanılır; oysa aslında bir İngiliz'dir.
More Sentences
|
General |
|
7 |
General |
başka bir yere yerleştirilen kimse/şey |
transplant n.
|
|
8 |
General |
bir başka şeyden gelişerek büyüyen şey |
outgrowth n.
|
|
9 |
General |
başka bir şeyin yerine kullanılabilen şey |
substitute n.
|
|
10 |
General |
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey |
tally n.
|
|
11 |
General |
başka bir eylemden önce yapılan şey |
antefact n.
|
|
12 |
General |
uyumsuz gibi görünen başka bir unsurla bağlantılı olduğu düşünülen şey |
blood brother n.
|
|
13 |
General |
birinden başka birine karşılıksız olarak devredilen bir şey |
gift n.
|
|
14 |
General |
başka bir şey ile karıştırma |
confusion n.
|
|
15 |
General |
başka bir şeyle bağlantılı olan şey |
concomitance n.
|
|
|
16 |
General |
başka bir şeye çarpan şey |
percutient n.
|
|
17 |
General |
başka bir şeyi anlamak için bilinmesi gereken şey |
praecognita n.
|
|
18 |
General |
bir şey başka bir şeye uymak |
tally up with v.
|
|
19 |
General |
bir şey başka bir şeye bağlı olmak |
be conditioned by v.
|
|
20 |
General |
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak |
shade into v.
|
|
21 |
General |
bir şey başka bir şeyin sonucunu etkilemek |
tilt the balance v.
|
|
22 |
General |
başka bir şey yaparak bir şeyi tamamlamak |
follow up v.
|
|
23 |
General |
bir şey başka bir şeyden farksız olmaya başlamak |
shade off into v.
|
|
24 |
General |
geliştirerek (başka bir şey) yapmak |
work up into v.
|
|
25 |
General |
bir şey mantıken (başka bir şeyi) gerektirmek |
presuppose v.
|
|
26 |
General |
bir şeyin yerine başka bir şey koymak |
replace v.
|
|
27 |
General |
meydana gelmek (bir olay/bir durum meydana geldikten sonra başka bir şey) |
supervene v.
|
|
28 |
General |
meydana gelmek (bir olay/bir durum sürerken başka bir şey) |
supervene v.
|
|
29 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
mistake something for something else v.
|
|
30 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
confuse one thing with another v.
|
|
31 |
General |
bir şeyi başka bir şey sanmak |
mix something up with something else v.
|
|
32 |
General |
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek |
diversify from something into something else v.
|
|
33 |
General |
başka bir şey haline gelebilmek |
make v.
|
|
34 |
General |
(başka bir şey kadar) iyi performans gösterememek |
underperform v.
|
|
35 |
General |
başka bir şey tarafından meydana getirilmeyen |
noncontingent adj.
|
|
|
36 |
General |
başka bir şey gibi gösterilmemiş |
undissembled adj.
|
|
37 |
General |
-den başka bir şey |
nothing but prep.
|
|
38 |
General |
(bir şey, başka bir şeyin) arasından |
through prep.
|
|
Phrasals |
|
39 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey gibi sunmaya çalışmak |
play (something) off as (something else) v.
|
|
40 |
Phrasals |
başka bir şey olarak düşünmek/görmek/algılamak |
read (someone or something) as (someone or something) v.
|
|
41 |
Phrasals |
başka bir şey olduğunu sanmak |
read (someone or something) as (someone or something) v.
|
|
42 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (two things) v.
|
|
43 |
Phrasals |
(bir şeyle başka bir şey/iki şey) arasına düşmek |
fall between (something and something else) v.
|
|
44 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between v.
|
|
45 |
Phrasals |
(bir kişi veya şeyle başka bir kişi veya şey/iki kişi veya şey) arasına girmek/sızmak |
get between (someone or something and someone or something else) v.
|
|
46 |
Phrasals |
(başka bir şey) demek istemek |
mean by something v.
|
|
47 |
Phrasals |
(başka bir şey) kastetmek |
mean by something v.
|
|
48 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) olarak saymak |
construe (something) as (something) v.
|
|
49 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey olarak saymak |
construe something as something v.
|
|
50 |
Phrasals |
(bir şey yaptıktan sonra başka bir şeye) geçmek |
continue by (doing something) v.
|
|
51 |
Phrasals |
bir şey yaptıktan sonra başka bir şeye geçmek |
continue by doing something v.
|
|
52 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey olarak) parçalamak |
crush (someone or something) to (something) v.
|
|
53 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey olarak) parçalamak |
crush (someone or something) into (something) v.
|
|
54 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey haline gelecek şekilde ezmek |
crush someone or something to something v.
|
|
55 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey ile uyuşturmak |
deaden something with something v.
|
|
56 |
Phrasals |
bir şeyin içine başka bir şey sokmak |
ram (something) down v.
|
|
57 |
Phrasals |
bir şeyin bittiği yere başka bir şey koymak/eklemek |
edge with (something) v.
|
|
58 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak düşünmek |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
59 |
Phrasals |
birini/bir şeyi gözünde başka biri veya bir şey olarak canlandırmak |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
60 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka biri veya bir şey olarak hayal etmek |
envisage someone or something as someone or something v.
|
|
61 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yapmak |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
62 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak tasarlamak/oluşturmak |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
63 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey üretmek |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
64 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey tasarlamak/geliştirmek |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
65 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yaratmak |
fashion (something) out of (something else) v.
|
|
66 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey haline getirmek |
fashion something out of something v.
|
|
67 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yapmak |
fashion something out of something v.
|
|
68 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden yapmak |
reconstruct something from something v.
|
|
69 |
Phrasals |
ir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden kurmak/inşa etmek |
reconstruct something from something v.
|
|
70 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak onarmak/yenilemek |
reconstruct something from something v.
|
|
71 |
Phrasals |
bir şeyi başka bir şey kullanarak yeniden düzenlemek |
reconstruct something from something v.
|
|
72 |
Phrasals |
bir şeyin yerini başka bir şey almak |
sub someone for (someone else) v.
|
|
73 |
Phrasals |
bir şeyin yerini başka bir şey almak |
sub something for something else v.
|
|
74 |
Phrasals |
(bir şey) yerine (başka bir şey) kullanmaya/tüketmeye başlamak |
switch from (something) (to something else) v.
|
|
75 |
Phrasals |
(bir şeyin) yerine başka bir şey vermek |
switch from (something) (to something else) v.
|
|
|
76 |
Phrasals |
bir şey yerine (başka bir şey) kullanmaya başlamak |
switch from something (to something else) v.
|
|
77 |
Phrasals |
bir şeyi bırakıp başka bir şey kullanmaya başlamak |
switch from something (to something else) v.
|
|
78 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
79 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gözüyle bakmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
80 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
81 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
82 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) olarak görmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
83 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) saymak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
84 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) olarak davranmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
85 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
86 |
Phrasals |
(birine/bir şeye, başka biri/bir şey) gibi yaklaşmak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
87 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) olarak ele almak |
treat (someone or something) as (someone or something else) v.
|
|
88 |
Phrasals |
birini/bir şeyi, başka bir şey gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat someone or something as something v.
|
|
89 |
Phrasals |
birine/bir şeye, başka bir şey olarak davranmak |
treat someone or something as something v.
|
|
90 |
Phrasals |
birine/bir şeye, başka bir şey gibi yaklaşmak |
treat someone or something as something v.
|
|
91 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka bir şey olarak ele almak |
treat someone or something as something v.
|
|
92 |
Phrasals |
birini/bir şeyi, başka bir şey saymak |
treat someone or something as something v.
|
|
93 |
Phrasals |
gelişip başka bir şey haline gelmek |
evolve from (something) into (something) v.
|
|
94 |
Phrasals |
evrim geçirip (başka bir şey) haline gelmek |
evolve from (something) into (something) v.
|
|
95 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yaratmak |
form something out of something v.
|
|
96 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yapmak |
form something out of something v.
|
|
97 |
Phrasals |
bir deneyimden başka bir şey elde etmek |
gain something from something v.
|
|
98 |
Phrasals |
(bir şeyden başka bir şey) uydurmak/yapmak |
make up (something) from (something) v.
|
|
99 |
Phrasals |
(bir şeyleri) bir araya getirip (başka bir şey) yapmak |
make up (something) from (something) v.
|
|
100 |
Phrasals |
(bir şeyleri) bir araya getirip (başka bir şey) yaratmak |
make up (something) from (something) v.
|
|
101 |
Phrasals |
bir şeyden başka bir şey yapmak/yaratmak |
make something up from something v.
|
|
102 |
Phrasals |
başka bir şey olarak küllerinden doğmak |
rise from (something) v.
|
|
103 |
Phrasals |
başka bir şey olarak yeniden doğmak |
rise from (something) v.
|
|
104 |
Phrasals |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter for v.
|
|
105 |
Phrasals |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter for something v.
|
|
106 |
Phrasals |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter over something v.
|
|
107 |
Phrasals |
(bir şeyi) başka bir şey karşılığında almak |
barter (something) for (something else) v.
|
|
108 |
Phrasals |
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) olarak giyinip gitmek |
go to (something) as (someone or something) v.
|
|
109 |
Phrasals |
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) kostümüyle gitmek |
go to (something) as (someone or something) v.
|
|
110 |
Phrasals |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind something into something v.
|
|
111 |
Phrasals |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind something into something v.
|
|
112 |
Phrasals |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind something into something v.
|
|
113 |
Phrasals |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind into v.
|
|
114 |
Phrasals |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind into v.
|
|
115 |
Phrasals |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind into v.
|
|
116 |
Phrasals |
bir şeyi ezip başka bir şey haline getirmek |
grind something to something v.
|
|
117 |
Phrasals |
bir şeyi öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind something to something v.
|
|
118 |
Phrasals |
bir şeyi ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind something to something v.
|
|
119 |
Phrasals |
yontarak başka bir şey haline getirmek |
hack out v.
|
|
120 |
Phrasals |
yayın, film, tv, video akışını kesip araya başka bir şey sokmak |
cut to (someone or something) v.
|
|
121 |
Phrasals |
biri/bir şey ile başka biri bir şey arasında bağlantı kurmak |
interface someone or something with someone or something v.
|
|
122 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see (something) against (something else) v.
|
|
123 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek |
see something against something v.
|
|
124 |
Phrasals |
birini/bir şeyi başka bir şey, bir yer, bir alan içerisinde düşünmek/hayal etmek |
picture someone in something v.
|
|
125 |
Phrasals |
işinin başından kaldırıp başka bir şey yaptırmak |
call away v.
|
|
126 |
Phrasals |
üstüne (başka bir şey) giymek |
change into v.
|
|
127 |
Phrasals |
üstüne (başka bir şey) giymek |
change into (something) v.
|
|
128 |
Phrasals |
(bir şeyden başka bir şey) haline dönüşmek |
convert from (something) into (something) v.
|
|
129 |
Phrasals |
(bir şeyden başka bir şey) haline dönüşmek |
convert from (something) to (something) v.
|
|
130 |
Phrasals |
başka bir şey olarak da görev yapmak |
double as v.
|
|
131 |
Phrasals |
başka bir şey görevi de yapmak |
double as v.
|
|
132 |
Phrasals |
(bir şeyin) yerine (başka bir şey) almak |
exchange (something) for (something) v.
|
|
133 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden giderek (başka bir şey) yapmak |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
134 |
Phrasals |
(bir şey) üzerinden (başka bir şey) şekillendirmek |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
135 |
Phrasals |
(bir şeyden) yola çıkarak (başka bir şey) yapmak |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
136 |
Phrasals |
(bir şeyi) alıp (başka bir şey) haline getirmek |
fashion (something) into (something else) v.
|
|
137 |
Phrasals |
(başka bir şey) haline getirmek |
fashion into v.
|
|
138 |
Phrasals |
(başka bir şey) şekillendirmek |
fashion into v.
|
|
139 |
Phrasals |
(başka bir şey) haline getirmek |
fashion out of v.
|
|
140 |
Phrasals |
-den başka bir şey üretmek |
fashion out of v.
|
|
141 |
Phrasals |
-den başka bir şey tasarlamak/geliştirmek |
fashion out of v.
|
|
142 |
Phrasals |
-den başka bir şey yaratmak |
fashion out of v.
|
|
143 |
Phrasals |
ufalayıp başka bir şey haline getirmek |
grind to v.
|
|
144 |
Phrasals |
ezip başka bir şey haline getirmek |
grind to v.
|
|
145 |
Phrasals |
öğütüp başka bir şey haline getirmek |
grind to v.
|
|
146 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) after (something else) v.
|
|
147 |
Phrasals |
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek |
model (something) on (something else) v.
|
|
148 |
Phrasals |
(birine bir şeyi başka bir şey olarak) kakalamak/yutturmak |
palm (something) off (on one) (as something else) v.
|
|
149 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka bir şey) gibi sunmaya çalışmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
150 |
Phrasals |
(biri/bir şey başka biri/bir şeymiş) gibi yapmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
151 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka bir şey) olarak yutturmaya kalkışmak/çalışmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
152 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak |
pass (someone or something) off (as something else) v.
|
|
153 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka bir şey) olarak kakalamaya çalışmak |
pass (someone or something) off on (someone) v.
|
|
154 |
Phrasals |
(birine bir şeyi başka bir şey olarak) kakalamak/yutturmak |
pawn (something) off (on one) (as something else) v.
|
|
155 |
Phrasals |
kendini (başka biri/bir şey) gibi göstermek |
pose as (someone or something) v.
|
|
156 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
157 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
158 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
159 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için kurban etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
160 |
Phrasals |
(birine/bir şeye başka biri/bir şey) uğruna kıymak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
161 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) uğruna harcamak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) v.
|
|
162 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
163 |
Phrasals |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
164 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) v.
|
|
165 |
Phrasals |
(biri/bir şey/kendi ve başka biri/bir şey) arasında bir fark yaratmak |
set (someone, something, or oneself) apart (from someone or something) v.
|
|
166 |
Phrasals |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında mekik dokumak |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
|
|
167 |
Phrasals |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında gidip gidip gelmek |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
|
|
168 |
Phrasals |
(bir şeyle/bir yerle başka bir şey/bir yer) arasında mekik dokutmak |
shuttle from (something or some place) to (something or some place) v.
|
|
169 |
Phrasals |
(eski bir şeyi verip başka bir şey) satın almak |
trade (something) in for (something) v.
|
|
170 |
Phrasals |
(eski bir şeyi verip başka bir şey) satın almak |
trade (something) in on (something) v.
|
|
171 |
Phrasals |
bir şey yerine/varken (başka bir şey) kullanmak |
use (something) over v.
|
|
172 |
Phrasals |
yerine/varken (başka bir şey) kullanmak |
use over v.
|
|
173 |
Phrasals |
bir şeyi bir grup başka şey arasından seçmek |
pick someone or something from someone or something
|
|
Phrases |
|
174 |
Phrases |
tamamen başka bir şey |
something else entirely v.
|
|
175 |
Phrases |
o başka bir şey, o başka bir şey |
something else entirely v.
|
|
176 |
Phrases |
… başka bir şey, … başka bir şey |
something else entirely v.
|
|
177 |
Phrases |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) |
not so much (something) as (something else) adv.
|
|
178 |
Phrases |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) |
not so much something as something adv.
|
|
179 |
Phrases |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de |
not so much (something) as (something else) adv.
|
|
180 |
Phrases |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de |
not so much something as something adv.
|
|
181 |
Phrases |
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de |
not so much (something) as (something else) adv.
|
|
182 |
Phrases |
(bir şey) olmasını geçtim (başka bir şey) de |
not so much something as something adv.
|
|
183 |
Phrases |
bir şeyle başka bir şey arasında |
somewhere between adv.
|
|
184 |
Phrases |
'-den başka bir şey yapamamak/kalmamak |
can but expr.
|
|
185 |
Phrases |
benim için maktan başka yapacak bir şey yoktu |
there was no course open to me but to expr.
|
|
186 |
Phrases |
elden/elimden vs başka bir şey gelmiyor/gelmedi/gelemezdi/gelmiyordu |
cannot but expr.
|
|
187 |
Phrases |
-den başka bir şey değil |
nothing short of expr.
|
|
188 |
Phrases |
yapacak/yapılabilecek/yapabileceğim başka bir şey yok/yoktu |
cannot but expr.
|
|
189 |
Phrases |
başka türlü bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
190 |
Phrases |
gözlerim senden başka bir şey görmüyor |
can't take my eyes off you expr.
|
|
Proverb |
|
191 |
Proverb |
adına başka bir şey de deseydik gül yine aynı güzellikte kokacaktı |
rose by any other name would smell as sweet
|
|
192 |
Proverb |
boş cüzdan kederden başka bir şey getirmez |
light purse makes a heavy heart
|
|
Colloquial |
|
193 |
Colloquial |
gözün başka bir şey görmemesi |
eye full n.
|
|
194 |
Colloquial |
nottan başka bir şey düşünmeyen öğrenci |
grade-grubber n.
|
|
195 |
Colloquial |
elinde bulundurana sorundan başka bir şey sağlamayan şey |
a white elephant n.
|
|
196 |
Colloquial |
elinden (başka bir şey) gelmemek |
cannot but v.
|
|
197 |
Colloquial |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
had (just) as soon (do something) v.
|
|
198 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
had (just) as soon (do something) v.
|
|
199 |
Colloquial |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
would (just) as soon do something v.
|
|
200 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih etmek |
would (just) as soon do something v.
|
|
201 |
Colloquial |
(bir şeylerden) başka (bir şey) çıkarmak/uydurmak |
make (something) from (other things) v.
|
|
202 |
Colloquial |
(bir şeylerden) başka (bir şey) yaratmak/meydana getirmek |
make (something) from (other things) v.
|
|
203 |
Colloquial |
(bir şey) olmaktan çok (başka bir şey) olmak |
be not so much (something) as (something else) v.
|
|
204 |
Colloquial |
(bir şey) olduğu kadar/olmasının yanı sıra (başka bir şey) de olmak |
be not so much (something) as (something else) v.
|
|
205 |
Colloquial |
(bir şeyden) çok (başka bir şey) olmak |
be not so much (something) as (something else) v.
|
|
206 |
Colloquial |
bir şey olmaktan çok başka bir şey olmak |
be not so much something as something v.
|
|
207 |
Colloquial |
bir şey olduğu kadar/olmasının yanı sıra başka bir şey de olmak |
be not so much something as something v.
|
|
208 |
Colloquial |
(bir şeyden) başka bir şey olmamak |
be so much/many (something) v.
|
|
209 |
Colloquial |
bir şeyden başka bir şey olmamak |
be so much/many something v.
|
|
210 |
Colloquial |
-den başka yapabilecek bir şey olmamak |
cannot choose but v.
|
|
211 |
Colloquial |
nottan başka bir şey düşünmeyen |
grade-grubbing adj.
|
|
212 |
Colloquial |
nottan başka bir şey düşünmeyen |
grade-grubbing adj.
|
|
213 |
Colloquial |
size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
214 |
Colloquial |
yardım etmemi istediğiniz başka bir şey var mı? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
215 |
Colloquial |
başka bir şey istiyor musunuz? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
216 |
Colloquial |
(bir şey) yerine (başka bir şey yapmayı) tercih ederim |
I'd (just) as soon (as) do something expr.
|
|
217 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktansa başka bir şey yapmayı) tercih ederim |
I'd (just) as soon (as) do something expr.
|
|
218 |
Colloquial |
başka türlü bir şey/biri |
he/she/it is something else expr.
|
|
219 |
Colloquial |
seksten başka bir şey düşünmezler |
they're only after one thing expr.
|
|
220 |
Colloquial |
saçmalıktan başka bir şey değil |
a lot of hooey expr.
|
|
221 |
Colloquial |
ya da başka bir şey |
or otherwise expr.
|
|
222 |
Colloquial |
başka bir şey sor |
ask me another expr.
|
|
223 |
Colloquial |
başka bir deyişle (bir şey) |
can you/we say (something)? expr.
|
|
224 |
Colloquial |
biri bir şey de yapabilir başka bir şey de |
he/she would just as soon do a (as b) expr.
|
|
225 |
Colloquial |
bir şeyden başka bir şey değil |
little/nothing short of something expr.
|
|
226 |
Colloquial |
bir şey yapmaktan başka |
short of something/of doing something expr.
|
|
227 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktan) başka yapılacak bir şey yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
228 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktan) başka çare yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
229 |
Colloquial |
(bir şey yapmaktan) başka çıkar yol yok |
there's nothing (else) for it (but to do something) expr.
|
|
230 |
Colloquial |
tamamen başka/farklı bir şey |
whole other thing expr.
|
|
231 |
Colloquial |
az önce öyle demiyordun/başka bir şey söylüyordun |
you were saying? expr.
|
|
232 |
Colloquial |
başka yardımcı olabileceğim bir şey var mı? |
how else may I help you? exclam.
|
|
233 |
Colloquial |
sizin için yapabileceğim başka bir şey var mı? |
how else may I help you? exclam.
|
|
Idioms |
|
234 |
Idioms |
bir işle ilgili paradan başka bir şey düşünmeyen kimse |
a bean counter n.
|
|
235 |
Idioms |
sağlayacağı kazançtan başka bir şey düşünmeyen kimse |
a bean counter n.
|
|
236 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itching palm n.
|
|
237 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itchy palm n.
|
|
238 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itching palm n.
|
|
239 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmeyen |
an itchy palm n.
|
|
240 |
Idioms |
iş hayatına (başka bir şey) olarak başlamak |
start (life) as (something) v.
|
|
241 |
Idioms |
iş hayatına (başka bir şey) olarak başlamak |
start off as (something) v.
|
|
242 |
Idioms |
başlangıçta başka bir şey olmak |
start (life) as (something) v.
|
|
243 |
Idioms |
başlangıçta başka bir şey olmak |
start off as (something) v.
|
|
244 |
Idioms |
(işi, görevi başka bir şey için) ertelemek |
clear the decks v.
|
|
245 |
Idioms |
(işi, görevi başka bir şey için) ertelemek |
clear the deck v.
|
|
246 |
Idioms |
aklında başka bir şey olmak |
have other fish to fry v.
|
|
247 |
Idioms |
başka bir şey haline getirmek |
fashion something into something v.
|
|
248 |
Idioms |
gözleri başka bir şey görmemek |
have eyes only for v.
|
|
249 |
Idioms |
paradan başka bir şey düşünmemek |
have an itching palm v.
|
|
250 |
Idioms |
(bir şey başka bir şeyin) yanında çocuk oyuncağı gibi kalmak |
make something seem like a picnic v.
|
|
251 |
Idioms |
(bir şeyi başka bir şey) gibi yutturmaya çalışmak/kalkışmak |
play (something) off as (something else) v.
|
|
252 |
Idioms |
(bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak |
play (something) off as (something else) v.
|
|
253 |
Idioms |
başka bir şey olmak |
be another matter v.
|
|
254 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different story v.
|
|
255 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another tale/story v.
|
|
256 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different tale v.
|
|
257 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another story v.
|
|
258 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell another tale v.
|
|
259 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
260 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
261 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
262 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
263 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
264 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) v.
|
|
265 |
Idioms |
başka bir konu/şey olmak |
be another thing v.
|
|
266 |
Idioms |
(bir şeyden) başka bir şey olmamak |
be nothing short of (something) v.
|
|
267 |
Idioms |
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak |
can't help (doing something) v.
|
|
268 |
Idioms |
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak |
can't help but (do something) v.
|
|
269 |
Idioms |
başkası/başka bir şey olarak düşünmek/hayal etmek |
envision as else v.
|
|
270 |
Idioms |
başkası/başka bir şey olarak gözünde canlandırmak |
envision as else v.
|
|
271 |
Idioms |
başkası/başka bir şey olarak tasavvur etmek |
envision as else v.
|
|
272 |
Idioms |
başkası/başka bir şey olarak zihninde canlandırmak |
envision as else v.
|
|
273 |
Idioms |
aklında başka bir şey olmak |
have other cats to whip v.
|
|
274 |
Idioms |
(bir şey) olur olmaz (başka bir şey) olmak |
no sooner (do something) than (do something else) v.
|
|
275 |
Idioms |
(bir şeyin) olmasıyla/bitmesiyle birlikte (başka bir şey) olmak |
no sooner (do something) than (do something else) v.
|
|
276 |
Idioms |
(bir şey) olduğunda (başka bir şey) daha yeni/henüz bitmiş/olmuş olmak |
no sooner (do something) than (do something else) v.
|
|
277 |
Idioms |
gözleri başka bir şey görmemek |
only have eyes for v.
|
|
278 |
Idioms |
gözleri (birinden) başka bir şey görmemek |
only have eyes for (one) v.
|
|
279 |
Idioms |
gözü (bir şeyden) başka bir şey görmemek |
only have eyes for (something) v.
|
|
280 |
Idioms |
gözünde (bir şeyden) başka bir şey olmamak |
only have eyes for (something) v.
|
|
281 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
282 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
283 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
284 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
285 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
286 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) v.
|
|
287 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
288 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
289 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
290 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
291 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
292 |
Idioms |
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek |
relinquish control over (something) (to someone or something) v.
|
|
293 |
Idioms |
başka/farklı bir şey söylemek |
tell a different, another tale/story v.
|
|
294 |
Idioms |
(birini/bir şeyi, başka bir şey/biri) gibi değerlendirmek/düşünmek |
treat (someone or something) like (someone or something else) v.
|
|
295 |
Idioms |
(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi düşünmek |
treat (someone or something) like (someone or something else) v.
|
|
296 |
Idioms |
(bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek |
walk on a thin line between (something) and (something else) v.
|
|
297 |
Idioms |
gözü arzuladığı şeyden başka bir şey görmeyen |
consumed by desire adj.
|
|
298 |
Idioms |
gözü (birinden/kendinden) başka bir şey görmeme |
as if the sun shines out (someone's) backside expr.
|
|
299 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
300 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
therein hangs a tale expr.
|
|
301 |
Idioms |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
care for another one? expr.
|
|
302 |
Idioms |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
would you care for another one? expr.
|
|
303 |
Idioms |
(içecek vb.) başka bir şey ister miydiniz? |
care for another? expr.
|
|
304 |
Idioms |
hayalden başka bir şey değil |
(no more than) the man in the moon expr.
|
|
305 |
Idioms |
(bir şeyi) yakından incelersen büyük ihtimalle altından (başka bir şey) çıkar |
scratch (something) and you'll find (something else) expr.
|
|
306 |
Idioms |
(bir şeyi) eşelersen altından büyük ihtimalle (başka bir şey) çıkar |
scratch (something) and you'll find (something else) expr.
|
|
307 |
Idioms |
saçmalıktan başka bir şey değil |
a bunch of hooey [us] expr.
|
|
308 |
Idioms |
(bir şeyden) başka bir şey değil |
nothing if not (something) expr.
|
|
309 |
Idioms |
(bir şeyi) yakından incelersen büyük ihtimalle altından (başka bir şey) çıkar |
scratch a and you'll find b expr.
|
|
310 |
Idioms |
(bir şeyi) eşelersen altından büyük ihtimalle (başka bir şey) çıkar |
scratch a and you'll find b expr.
|
|
311 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
312 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
herein lies a tale expr.
|
|
313 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
therein lies a tale expr.
|
|
314 |
Idioms |
bunun arkasında başka bir şey var |
thereby lies a tale expr.
|
|
Speaking |
|
315 |
Speaking |
başka bir şey? |
anything else? expr.
|
|
316 |
Speaking |
başka bir şey ister misin |
do you want anything else expr.
|
|
317 |
Speaking |
başka yapılacak bir şey yok |
there is nothing else for it expr.
|
|
318 |
Speaking |
başka bir şey konuşalım |
let's talk about something else expr.
|
|
319 |
Speaking |
başka bir şey düşündüğün yok |
that's all you think about expr.
|
|
320 |
Speaking |
bu vakit kaybetmekten başka bir şey değil |
a sheer waste of time expr.
|
|
321 |
Speaking |
başka bir şey var mı? |
Is there anything else? expr.
|
|
322 |
Speaking |
çay ya da başka bir şey ister misin? |
would you like to have tea or something? expr.
|
|
323 |
Speaking |
ceplerinde başka bir şey var mı? |
is there anything else in your pockets expr.
|
|
324 |
Speaking |
eklemek istediğin başka bir şey var mı? |
anything else you'd like to add? expr.
|
|
325 |
Speaking |
tamamen başka bir şey |
whole nother thing expr.
|
|
326 |
Speaking |
tamamen başka bir şey |
whole another thing expr.
|
|
327 |
Speaking |
-mekten başka yapacak bir şey yok |
there is nothing for it but to expr.
|
|
328 |
Speaking |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does she have anything else on him? expr.
|
|
329 |
Speaking |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does she have anything else on her? expr.
|
|
330 |
Speaking |
üzerinde başka bir şey var mı? |
do you have anything else on you? expr.
|
|
331 |
Speaking |
(onun) üzerinde başka bir şey var mı? |
does he have anything else on him? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
332 |
Trade/Economic |
(başka bir şey almak için) varlığı elden çıkarmak |
turn v.
|
|
Gastronomy |
|
333 |
Gastronomy |
(içkiyi vb.) başka bir şey katarak yumuşatmak |
temper v.
|
|
Biology |
|
334 |
Biology |
biçim olarak başka bir şeye benzeyen şey |
homomorph n.
|
|
Librarianship |
|
335 |
Librarianship |
kitaptan başka bir şey olan |
nonbook adj.
|
|
Slang |
|
336 |
Slang |
biri tarafından çöpe atılan fakat başkası tarafından alınıp başka bir amaç için değerlendirilen şey |
mongo n.
|
|
337 |
Slang |
biri/bir şey hakkında başka birine dert yanmak |
rag out v.
|
|
Modern Slang |
|
338 |
Modern Slang |
amacına ulaşmaktan başka bir şey düşünmeyen kimse |
achievaholic n.
|
|